27 Haziran 2013 Perşembe

MEYHANE USULÜ BULGUR PİLAVI


KARBONHİDRAT DEĞERİ DÜŞÜK, PROTEİN MİKTARI FAZLA OLAN BULGUR SOFRALARIMIZDAN EKSİK ETMEMEMİZ GEREKEN BİR BESİN.LİF ORANI DA OLDUKÇA FAZLA PİRİNÇ PİLAVI YERİNEBULGURU TERCİH ETMEMİZ SAĞLIK AÇISINDAN SON DERECE ÖNEMLİ.PİRİNÇ PİLAVI KANDAKİ ŞEKER ORANINI ARTTIRIRKEN, BULGUR VÜCUDUMUZUN LİF İHTİYACINI KARŞILIYOR.BEN KURU BULGUR PİLAVINDAN ZİYADE MEYHANE USULÜ DOMATESLİ BİBERLİ BULGUR PİLAVINI DAHA ÇOK SEVİYORUM.
                                                                MALZEMELER

1)1 ORTA BOY SOĞAN

2)2-3 ADET DOMATES

3)2-3 ADET SİVRİ YEŞİL BİBER

4)DİLEDİĞİNİZ MİKTARDA BULGUR

5)ZEYTİNYAĞI

6)1’ER KAŞIK DOMATES VE BİBER SALÇASI

7)TUZ

                                                     YAPILIŞI


●SOĞANLARI ÇOK KÜÇÜK DOĞRAYIP ZEYTİNYAĞINDA KAVURUYORUZ.

●İNCE İNCE DOĞRADIĞIMIZ BİBERLERİ KOYUP 1-2 DAKİKA KAVURUYORUZ.

●KÜÇÜK KÜÇÜK DOĞRADIĞIMIZ DOMATESLERİMİZİ DOMATESLER ÖLÜNCEYE KADAR ÇEVİRİYORUZ.

●SALÇAMIZI, TUZUMUZU EKLEYİP KARIŞTIRIYORUZ.

●BULGURUMUZU EKLEYİP GÜZELCE HARMANLIYORUZ.ÜZERİNİ BİR PARMAK GEÇECEK ŞEKİLDE KAYNAR SU İLAVE EDİP KISIK ATEŞTE SUYUNU ÇEKENE KADAR PİŞİRİYORUZ.AFİYET OLSUN.

AYVA REÇELİ

  ZÜRAFANIN DÜŞKÜNÜ BEYAZ GİYER KIŞ GÜNÜ MİSALİ BEN DE TAM TERSİ BİR DURUM SERGİLEYİP YAZ GÜNÜ AYVA REÇELİ TARİFİNİ YAYINLIYORUM. SEBEBİNİ SORARSANIZ YENİ YAPTIM. NASIL YANİ DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM. EVİMDE
MERDİVEN ALTINDA BİR KİLERİM VAR. EN SON ALDIĞIM AYVALAR; ÇİLEKLER,ERİKLER ÇIKINCA PABUCU DAMA ATILMIŞ MİSALİ ORADA ÖYLECE BEKLİYORLARDI.ATMAYA KIYAMADIM FIRSAT BULUP BİR TÜRLÜ DE REÇELİ YAPAMAMIŞTIM. GEÇEN GÜN AKLIMA GELİVERDİ. BAKTIM HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞLAR.KOYULDUM REÇELİ YAPMAYA...BELKİ ÇOK BEKLEDİĞİ İÇİN BELKİ DE AYVASINDAN RENGİ ÇOK KOYU OLMADI AMA TADI YERİNDE.AYVALARIN MİKTARINI BİLMEDİĞİMDEN ŞEKERİNİ GÖZ KARARI KOYDUM.AMA SİZ YAPARKEN 1 KG AYVAYA 1 KG ŞEKER KOYUN,DAHA DA ŞEKERLİ İSTERSENİZ ŞEKER MİKTARINI ARTTIRABİLİRSİNİZ AMA O ZAMAN İNSANI BAYIYOR BANA GÖRE.TERCİH TABİ Kİ SİZİN.AYVA REÇELİNİ YAPARKEN ÇEKİRDEKLERİNİ ATMAYIP İÇİNE KOYUYORUZ.BEN BAHÇEMDEKİ AYVA AĞACINDAN 5-6 YAPRAK KOPARIP ONLARI DA İÇİNE KOYDUM.SİZ DE KOYARSANIZ YAPRAKLAR DA RENK VERİYOR.KAYNATTIKTAN SONRA ÇIKARIP ATIYORSUNUZ. BEN İÇİNE 1 DAL ÇUBUK TARÇIN BİRKAÇ KARANFİL DE ATTIM. MİS GİBİ KOKULU OLDU.ÇOK FAZLA KAYNATMADIM.TEPSİYE DÖKÜP GÜNEŞTE 1 GÜN BEKLETTİM. KAYNADIKTAN SONRA SULU OLDUĞUNA BAKMAYIN. ÇEKİRDEKLER JÖLESİNİ SALDIKTAN SONRA KOYULAŞIYOR.AYVALARI İNCE İNCE DİLİMLEYİP ÜZERİNE 3 BARDAK KADAR SU KOYDUM VE AYVALAR YUMUŞAYINCAYA KADAR KAYNATTIM.SONRA ŞEKERİNİ KOYUP 10-15 DAKİKA DAHA KAYNATTIM. SABAHA KADAR TENCEREDE BEKLEDİ.SABAH KIVAMINI ALMIŞTI ZATEN.TEPSİYE DÖKÜP 1 GÜN DE GÜNEŞTE BEKLETTİM.KAVANOZA DOLDURUP BUZDOLABINA ATTIM.KAHVALTIDA AFİYETLE YEMEYE BAŞLADIK.

ÇİLEKLİ JÖLELİ İRMİK TATLISI


SICAK YAZ GÜNLERİNDE İÇİNİZİ SERİNLETECEK BİR TATLI TARİFİ DAHA...HADİ TARİFE BİR GÖZ ATALIM.
                                                     MALZEMELER


1)9 ÇORBA KAŞIĞI İRMİK

2)12 ÇORBA KAŞIĞI ŞEKER

3)1 PAKET VANİLYA

4)1 KG SÜT

5)DR. OETKER ÇİLEKLİ BİTKİSEL JÖLE

6)9-10 ADET ÇİLEK

                                                      YAPILIŞI


●SÜTÜMÜZÜ BİR TENCEREYE BOŞALTIYORUZ.

●ÜZERİNE İRMİK,ŞEKER VE  VANİLYAMIZI DA KOYUP İYİCE KOYULAŞIP MUHALLEBİ KIVAMINA GELENE KADAR PİŞİRİYORUZ.
●KOLAY ÇIKABİLMESİ İÇİN SUYLA ISLATTIĞIMIZ DİKDÖRTGEN BORCAMIMIZA  MUHALLEBİMİZİ BOŞALTIP SOĞUMAYA BIRAKIYORUZ.

●ÇİLEKLERİMİZİ İSTER DOĞRAYARAK İSTER BÜTÜN OLARAK MUHALLEBİMİZİN ÜZERİNE SIRALIYORUZ.

●2 SU BARDAĞI SUYU KAYNATIP BİR KABA ALIYORUZ.JÖLEMİZİN TAMAMINI KAYNAR SUYA BOŞALTIP ERİYİNCEYE KADAR KARIŞTIRIYORUZ.

●JÖLEMİZİN BİRAZ ILIMASINI BEKLİYORUZ.SERTLEŞMEDEN MUHALLEBİMİZİN ÜZERİNE DÖKÜP BUZDOLABINDA SOĞUMAYA BIRAKIYORUZ.

26 Haziran 2013 Çarşamba

KÖZLENMİŞ PATLICANLI ÇOBAN SALATA

ET YEMEKLERİNİN YANINA ÇOK YAKIŞTIRIRIM PATLICANLI SALATALARI. HELE MANGALDA IZGARA ETLERİN YANINDA...
                                                           MALZEMELER


1)DOMATES

2)KÖZLENMİŞ PATLICAN

3)BİBER

4)KURU SOĞAN

5)MAYDANOZ

6)LİMON

7)ZEYTİNYAĞI

8)TUZ

9)1 DİŞ EZİLMİŞ SARIMSAK

                                                               YAPILIŞI


●DOMATESLERİ KÜP KÜP DOĞRUYORUZ.

●PATLICANLARIN KABUKLARINI SOYUP ONLARI DA KÜÇÜK KÜÇÜK DOĞRUYORUZ.
●BİBERLERİ DE İNCE İNCE DOĞRUYORUZ.

●MAYDANOZUMUZU DA İNCE İNCE KIYIYORUZ.

●SOĞANIMIZI KAYRAK KAYRAK DOĞRUYORUZ.EZİLMİŞ BİR DİŞ SARIMSAĞIMIZI EKLİYORUZ.

●YAĞIMIZI TUZUMUZU VE LİMONUMUZU DA ÜZERLERİNE EKLEYEREK BİR GÜZEL HARMANLIYORUZ VE SERVİS TABAĞIMIZA BOŞALTIYORUZ.AFİYET OLSUN.

ÇİLEK REÇELİ

    
YEDİĞİMİZ,İÇTİĞİMİZ HERŞEYİN HORMONLU OLDUĞU GÜNÜMÜZDE, HORMONSUZ OLDUĞU İÇİN GÜVENLE YİYEBİLECEĞİMİZ EN GÜZEL MEYVELERDEN BİRİSİ OLARAK ÖNE ÇIKIYOR ÇİLEK.ÇİLEKLERİN SON YILLARDA İRİLEŞMİŞ OLMASININ SEBEBİYSE DEĞİŞİK BİR CİNSİN YETİŞTİRİLİYOR OLMASI. MANTIK OLARAK DÜŞÜNÜRSEK BİR GÜNDEN FAZLA DAYANMAYAN ÇİLEK BİR DE HORMON VERİLSEYDİ 1 SAAT DAYANMAZDI HERHALDE.O ZAMAN KISA SÜRELİ BİR DÖNEM YETİŞEN ÇİLEĞİ BOL BOL TÜKETELİM. ÇİLEK; PASTASI,REÇELİ,YEMESİ,KOKUSU,RENGİ HERŞEYİYLE GÜZEL...
BEN REÇELLERİ ÇOK KAYNATMAK YERİNE AZ KAYNATIP GÜNEŞTE KOYULAŞTIRMAYI TERCİH EDİYORUM.1 KG KÜÇÜK SEÇİLMİŞ ÇİLEK 1 KG ŞEKERLE 10-15 DAKİKA KAYNATILIR,ÜZERİNİN KÖPÜKLERİ KAYNAMAYA BAŞLAYINCA ALINIR.OCAKTAN İNMEYE YAKIN YARIM LİMON SIKILIR.BİR TEPSİYE BOŞALTILIR,ÜZERİNE TÜLBENT ÖRTÜLÜP 1-2 GÜN KIVAM ALINCAYA KADAR GÜNEŞTE BEKLETİLİR.KAVANOZLARA BOŞALTILIP SERİN BİR YERDE SAKLANIR.BUZDOLABINDA SAKLAMAK DAHA İYİ ANCAK YAZIN KAVUN,KARPUZ VE DİĞER MEYVE ÇEŞİTLERİ FAZLASIYLA YER KAPLADIĞI İÇİN PEK MÜMKÜN OLMUYOR.

KARTOPU TATLISI

   
YAZ SICAKLARININ BASTIRDIĞI ŞU GÜNLERDE HEM HAFİF, HEM LEZZETLİ ALTERNATİF BİR TATLI İSTEYENLER İÇİN MUHTEŞEM BİR TAT...                                       MALZEMELER

1)125 GR MARGARİN YADA TEREYAĞI

2)2 SU BARDAĞI UN

3)2 SU BARDAĞI ŞEKER

4)1 LİTRE SÜT

5)1 PAKET VANİLYA

6)1-2 ADET MUZ

7)HİNDİSTAN CEVİZİ

                                       YAPILIŞI


●125 GR YAĞIMIZI BİR TENCEREDE ERİTİYORUZ.

●2 BARDAK UNUMUZU İÇERİSİNE KOYUP UNUMUZU KAVURUYORUZ.
●ŞEKERİMİZİ VANİLYAMIZI VE SÜTÜMÜZÜ DE İLAVE EDEREK MUHALLEBİ KIVAMINA GELİNCEYE KADAR PİŞİRİYORUZ.
●MUHALLEBİMİZİ 5 DAKİKA MİKSERLE ÇIRPIYORUZ.ILIDIKTAN SONRA BUZDOLABINA KOYUP 7-8 SAAT DİNLENDİRİYORUZ.
●MUZLARIMIZI DİLİMLİYORUZ.ELİMİZİ ISLATIP ISLATIP SERTLEŞMİŞ OLAN MUHALLEBİMİZDEN PARÇALAR KOPARTIYORUZ.
●MUHALLEBİMİZİN ORTASINA BİR PARÇA MUZ KOYUP YUVARLIYORUZ.DAHA SONRA HER YERİNİ HİNDİSTAN CEVİZİNE BULUYORUZ.
HEM GÖRÜNTÜ HEM LEZZET OLARAK ÇOK GÜZEL, HAFİF BİR TATLI.AFİYET OLSUN.

19 Haziran 2013 Çarşamba

BÖĞÜRTLENLİ PASTA

BAHÇEMDE TAZECİK BÖĞÜRTLENLER MUHTEŞEM RENKLERİYLE SALKIM SALKIM OLMUŞKEN BÖĞÜRTLENLİ BİR PASTA YAPMAK ŞART OLDU.AŞAĞIDA FOTOĞRAFLARI VE TARİFİYLE PASTAMIZA BİR GÖZ ATALIM.

                                     KEK MALZEMELERİ

1)5 YUMURTA

2)1,5 BARDAK ŞEKER

3)1 BARDAK UN

4)1 BARDAK BUĞDAY NİŞASTASI

5)1 PAKET VANİLYA

6)1 PAKET KABARTMA TOZU

ARA KREMA İÇİN BEN BU SEFER DR. OETKER’İN DOLGU KREMASINI KULLANDIM.
ÜZERİ İÇİN DE 1 PAKET KAYMAK TADINDA,1 PAKET SADE KREMŞANTİ KULLANDIM.

                                         YAPILIŞI

●5 YUMURTA VE ŞEKERİ 10-15 DAKİKA MİKSERLE KÖPÜK KÖPÜK OLANA KADAR ÇIRPIYORUZ.ÖZELLİKLE PASTA KEKLERİNDE YUMURTA VE ŞEKERİN UZUN SÜRE ÇIRPILMASI ÖNEMLİ HEM DAHA ÇOK KABARMASINI HEM DE YUMURTA KOKUSUNUN AZALMASINI SAĞLIYOR.

●UN,NİŞASTA VANİLYA VE KABARTMA TOZUNU AYRI BİR KAPTA İKİ DEFA ELEKTEN GEÇİRİYORUZ.

●UNLU KARIŞIMIMIZI ÇIRPTIĞIMIZ KARIŞIMIMIZA EKLEYEREK KARIŞTIRIYORUZ. BU AŞAMADA KEKİMİZİN SÖNMEMESİ İÇİN YAVAŞÇA VE AZ SÜRELİ ÇIRPIYORUZ.

●KEK HAMURUMUZU  28 CM KELEPÇELİ KABA AKTARIP 170˚ ÖNCEDEN ISITILMIŞ FIRINDA  PİŞİRİYORUZ. İLK YARIM SAAT FIRINIMIZIN KAPAĞINI AÇMIYORUZ.SONRA KÜRDAN TESTİYLE KONTROLÜMÜZÜ YAPABİLİRİZ.KEKİMİZ FIRINDA PİŞERKEN ARAKREMAMIZI ÜZERİNDEKİ TARİFE GÖRE HAZIRLAYIP BUZDOLABINA ATIYORUZ.                                                                                                                                                                                                                                

KREM ŞANTİLERİMİZİ DE BİR KABA BOŞALTIP ÜZERİNE 2,5 ÇAY BARDAĞI SÜT KOYARAK YOĞUN KIVAMDA HAZIRLAYIP BUZDOLABINA ATIYORUZ.

               FIRINDAN ÇIKARDIĞIMIZ KEKİMİZİN ÜZERİNE BİR TEPSİ KAPATARAK TERLEYEREK SOĞUMAYA BIRAKIYORUZ.KEKİMİZ SOĞUDUKTAN SONRA ORTADAN KESEREK İKİ KATA AYIRIYORUZ. İSTEĞE BAĞLI OLARAK NESCAFELİ YADA ŞEKERLİ SUYLA KEİMİZİ ISLATABİLİRİZ.BEN SERT DOKULU DAHA ÇOK SEVDİĞİM İÇİN ISLATMIYORUM.ARA KREMAMIZI KEKİMİZİN ALTTA KALACAK PARÇASININ ÜZERİNE EŞİT MİKTARDA SIVIYORUZ.ÜZERİNE DİĞER KEKİMİZİ KOYARAK KREMŞANTİMİZİ YANLARA VE ÜSTE EŞİT MİKTARLARDA SICIYORUZ.

             ÜST SÜSLEME İÇİN BEN BÖĞÜRTLENLERİ DİZDİM. İKİ AVUÇ KADAR BÖĞÜRLENİ DE 5 TATLI KAŞIĞI ŞEKERLE BİRLİKTE BLENDERDEN GEÇİRDİM VE OLUŞAN SOSU PASTAMIZIN ÜZERİNE DÖKTÜM.

18 Haziran 2013 Salı

BÖRÜLCE TARATOR

BÖRÜLCENİN YEMEĞİNE DE TARATORUNA DA BAYILIYORUM.BEN BÖRÜLCENİN TANELİSİNİ DAHA ÇOK SEVİYORUM.BÖRÜLCELERİ AYIKLAYIP HAŞLIYORUZ. DİĞER TARAFTA ZEYTİNYAĞI,TUZ,SARIMSAK VE LİMONLA TARATOR SOSUMUZU BLENDER'DE YOĞUN KIVAMA GELİNCEYE KADAR ÇEVİRİYORUZ. HAŞLAYIP SUYUNU SÜZDÜĞÜMÜZ BÖRÜLCENİN ÜZERİNE SOSUMUZU DÖKÜP BİR GÜN BUZDOLABINDA BEKLETİYORUZ Kİ  BÖRÜLCEYLE EKŞİSİ ÖZDEŞLEŞSİN. SONRA AFİYETLE YİYEBİLİRİZ. 

KÖZLENMİŞ PATLICAN TURŞUSU

EN SEVDİĞİM MEVSİM NİHAYET GELDİ.MİS GİBİ KOKULU TAZECİK SEBZELER,BOL ÇEŞİTLİ MEYVELER...TAZECİK TOPAN PATLICANLARLA YAPILMIŞ TURŞUNUN DA TADINA DOYUM OLMAZ HANİ.MANGAL MEVSİMİ DE GELDİ. PATLICANLARI MANGALDA İÇLERİ YUMUŞACIK OLANA KADAR KÖZLÜYORUZ.SONRA BİR KAŞIK YARDIMIYLA PATLICANLARIMIZIN İÇLERİNİ ALIYORUZ.DİĞER BİR TARAFTA BLENDER'E YAĞIMIZI,TUZUMUZU VE ARZU ETTİĞİMİZ KADAR SARIMSAĞI KOYARAK AĞARANA KADAR KARIŞTIRIYORUZ. DAHA SONRA LİMONUMUZU VEYA GORUK EKŞİMİZİ DE KOYARAK BİRAZ DAHA  KARIŞTIRIYORUZ. KÖZLEYİP DOĞRADIĞIMIZ PATLICANLARIMIZIN ÜZERİNE DÖKÜYORUZ.BUZDOLABINDA BİR GÜN BEKLEDİKTEN SONRA SERVİS EDERSEK PATLICANLAR SOSUYLA İYİCE ÖZDEŞLEŞİYOR VE DAHA LEZZETLİ OLUYOR. AFİYET OLSUN.

23 Mayıs 2013 Perşembe

TAVUKLU TEL ŞEHRİYE ÇORBASI

                                     
MALZEMELER


1)1 KASENİN YARISI KADAR TEL ŞEHRİYE

2)1 PARÇA KALÇALI BUT

3)2 KAŞIK BİBER YA DA DOMATES SALÇASI

4)2-3 KAŞIK UN

5)3-4 KAŞIK TEREYAĞI

6)TUZ, KIRMIZI BİBER

7)YARIM LİMON SUYU

                                     YAPILIŞI

 ●ÖNCELİKLE TAVUĞUMUZU BİR TENCEREDE 3-4 BARDAK SUYLA HAŞLIYORUZ.HAŞLANAN TAVUĞUMUZU BİR TABAĞA ALIP KÜÇÜK KÜÇÜK PARÇALARA AYIRIYORUZ.

●TEREYAĞIMIZI TENCEREYE ALIP ERİTİYORUZ.UNUMUZU ERİYEN YAĞIMIZLA BİRLİKTE UNU KOKUSU GEÇENE KADAR KAVURUYORUZ.BİRAZ TAVUK SUYUMUZDAN EKLEYEREK UNUMUZU İNCELTİYORUZ.

●KIRMIZI BİBERİMİZİ VE SALÇAMIZI DA EKLEYEREK UN TOPAKLARI GİDENE KADAR KARIŞTIRIYORUZ. BU AŞAMADA EL BLENDER’İ KULANABİLİRİZ. DAHA SONRA KALAN TAVUK SUYUMUZU VE BİR BARDAK NORMAL SUYUMUZU TENCEREYE ALIP KAYNAMASINI BEKLİYORUZ.

●TEL ŞEHRİYELERİMİZİ KAYNAYAN SUYA ATARAK ÇORBAMIZI PİŞİRİYORUZ.İÇİNE TAVUKLARIMIZI DA KATARAK BİR GÜZEL KARIŞTIRIYORUZ. EN SO YARIM LİMON SUYUMUZU DA ÇORBAMIZA EKLEYİP ALTINI KAPATIYORUZ. ÇORBAMIZ SERVİSE HAZIR. AFİYET OLSUN.

FIRINDA PATATESLİ KÖFTE

                               

MALZEMELER


1)1 KG KIYMA

2)3-4 ORTA BOY PATATES

3)1 SOĞAN

4)3-4 YEŞİL BİBER

5)5-6 CHERRY  DOMATES

6)1 TUTAM MAYDANOZ

7)TUZ,KARABİBER

8)2 KAŞIK BİBER YA DA DOMATES SALÇASI

                                         YAPILIŞI

●ÖNCELİKLE SOĞANIMIZI RENDELEYİP,MAYDANOZLARIMIZI KÜÇÜK KÜÇÜK KIYIYORUZ.KIYMAMIZI TUZ,KARABİBER,RENDELENMİŞ SOĞAN VE MAYDONOZU EKLEYEREK YOĞURUYORUZ.KÖFTELERİMİZE İSTEDİĞİMİZ ŞEKLİ VEREREK HAZIRLIYORUZ.

●PATATESLERİMİZİ SOYARAK BİRER PARMAK KALINLIĞINDA DOĞRUYORUZ.

●TEPSİMİZE BİR KÖFTE BİR PATATES OLACAK ŞEKİLDE SIRALIYORUZ.ÜZERİNE İKİYE BÖLDÜĞÜMÜZ DOMATESLERİMİZİ VE BİBERLERİMİZİ SIRALIYORUZ.

●TEPSİMİZİN ÜZERİNE BİR KAPAK YERLEŞTİREREK PATATESLERİMİZ YUMUŞAYANA  KADAR 175˚ DE PİŞİRİYORUZ.KAPAĞIMIZI TEPSİMİZİN ÜZERİNDEN ALARAK ÜZERLERİ KIZARANA KADAR 5 DAKİKA DAHA PİŞİRİYORUZ.

●BİR TENCEREDE 1-2 BARDAK SUYLA BİRLİKTE SALÇAMIZI ERİTEREK KAYNATIYORUZ.İÇİNE RENDE DOMATES KOYABİLİRİZ.

●SOSUMUZU TEPSİMİZE DÖKÜYORUZ. SUYUNU BİRAZ ÇEKENE KADAR YEMEĞİMİZİ PİŞİRİYORUZ.AFİYET OLSUN.

YOĞURTLU KÖZLENMİŞ KIRMIZI BİBER

KÖZLENMİŞ KIRMIZI BİBER,KÖZLENMİŞ PATLICAN,YOĞURTLUSU,EKŞİLİSİ HER TÜRLÜ SALATANIN HASTASIYIM.BEN BİBERLERİ PİDE FIRININDA KÖZLETİYORUM.SİZİN BÖYLE BİR İMKANINIZ YOKSA OCAK ÜSTÜNDE,FIRINDA,MANGALDA KÖZLEYEBİLİRSİNİZ.AMA HİÇBİRİNİN LEZZETİ ODUN ATEŞİNDE KÖZLENMİŞ GİBİ OLMUYOR TABİ Kİ...KÖZLENMİŞ KIRMIZI BİBERLERİN KABUKLARINI SOYUYORUZ.İSTEDİĞİMİZ BÜYÜKLÜKTE DOĞRUYORUZ,1-2 DİŞ SARIMSAK KOYDUĞUMUZ YOĞURDUMUZLA KIRMIZI BİBERLERİMİZİ HARMANLIYORUZ.BU KADAR BASİT.AFİYET OLSUN.

16 Mayıs 2013 Perşembe

ACILI EZME

                             
    
MALZEMELER



1) 1 BAĞ TAZE SOĞAN

2)1 KIRMIZI ŞALVAR BİBER

3)2-3 ADET SİVRİ YA DA TOPAN ACI BİBER

4)2 DOMATES

5)YARIM BAĞ MAYDONOZ

6)1-2 ÇORBA KAŞIĞI BİBER SALÇASI

7)2-3 ADET YEŞİL BİBER

8)YARIM LİMON SUYU YADA NAR EKŞİSİ

9)TUZ,NANE,2-3 KAŞIK ZEYTİNYAĞI

                               YAPILIŞI

BÜTÜN MALZEMELERİ İNCE İNCE KIYIYORUZ .HEPSİNİ BİRDEN BİR KASEDE HARMANLIYORUZ.ACILI EZMEMİZ HAZIR.ACILI EZMEYİ KURU SOĞANLA DA YAPABİLİRSİNİZ ANCAK SOĞANI RONDODAN GEÇİRMEYİP,ELLE ÇOK MİNİK DOĞRUYORUZ.DAHA SONRA DA TUZLA ACISI ÇIKANA KADAR OVUP ACI SUYUNU DÖKÜYORUZ. DİĞER MALZEMELERİ DE ELLE İNCE İNCE KIYARSAK DAHA GÜZEL OLUYOR.AFİYET OLSUN.

PEPEE PASTASI

12 Mart 2013 Salı

DOĞUM GÜNÜ PASTASI

9 Mart Cumartesi ilkgözağrımız, yeğenim Durmuşcan'ın doğumgünüydü. Bu pastayı ona sürpriz olarak hazırladım. 19 yaşına girdi ve bu yıl üniversite sınavına girecek,onun için pastanın üzerini kep ve diplomayla süsledim. Allah inşallah mezuniyetlerini gösterir de ben de mezuniyet pastasını yaparım.Şansı ve bahtı ömrü boyunca açık olsun...

7 Mart 2013 Perşembe

FIRINDA KAŞARLI MANTAR


Özellikle et yemeklerinin yanında ara sıcak olarak fırında kaşarlı mantara bayılırım.Bazen mantarları doğrayıp beşamel sosla karırıştırırım, üzerine de kaşar peyniri rendesi bir borcamın içinde fırınlarım.Sonra dilimleyip servis yaparım. Bazen de mantarların şapka kısımlarının içine kaşar peyniri küçük birer parça tereyağı koyup,öyle fırınlarım. Bu sefer de öyle yaptım. Saplarını da atmadım,doğrayıp toprak kabın içine koydum,üzerine kaşar rendesi fırına attım.Sağolsun bizim ailede tek iştahlı olan oğlum yarısını bir çırpıda bitiriverdi,kapasite var hepsini de yer yani...

FIRINDA TAVUK

Geçen gün akşam üzeri kayınvalidemin bir akrabası ziyarete geldi. Rahmetli kayınpederim akşam üzeri eve gelen bir misafir olduğunda akşam yemeğini yedirmeden göndermezdi.Ondan kalma bir alışkanlık ben de yemeği yiyelim ondan sonra gidersiniz diye ısrar ettim.İşten yeni gelmiştim, o gün için tavuk yapmayı planlıyordum zaten .Dolaptan hemen tavuğu çıkarttım.Parçalara ayırdım,fırın poşetine koydum .İçine 2-3 tane patatesi de parçalayıp attım.Fırın poşetinin içinde tavuk, hem kurumuyor hem de kendi suyuyla yumuşacık pişiyor.Eskiden soğanları da 1 parmak kalınlığında doğrayıp poşetin içine atıyordum.Şimdi koymuyorum hem soğanların kokusu tavuğun lezzetini bozuyor hem de soğanlar diri kalmıyor.Soğanları dilimleyip zeytinyağı sürüyorum sonra da teflon tafada arkalı önlü pişiriyorum. Izgara gibi oluyor. Tavsiye ederim.

6 Mart 2013 Çarşamba

KIZ BEBEK KURABİYELERİ


İzmir'e Cuma günü doğacak olan Balım için gönderdiğim kurabiyeler.Allah sağlıkla kucaklarına almayı nasip etsin.

ETİMEK TATLISI


Çok sevdiğim tatlılardan bir tanesi daha...Sütlü tatlılar arasında sevmediğim yok aslında, ama bu tatlının lezzeti bambaşka.Ben etimekleri ıslatacağım şerbeti karamelize ederek kaynatıyorum.Siz karamel tadını sevmiyorsanız şekerle suyu direk kaynatarak şerbetini hazırlayabilirsiniz.Hem pratik hem lezzetli bir tatlı tarifi istiyorsanız bu tatlı tam size göre... tariŞimdif zamanı.      MALZEMELER
1)1 PAKET TUZSUZ ETİMEK
2)1 SU BARDAĞI ŞEKER
3)2 SU BARDAĞI SU
                                                  MUHALLEBİSİ İÇİN
1)3 SU BARDDAĞI SÜT
2)1 FİNCAN ŞEKER
3)4 YEMEK KAŞIĞI UN
4)1 PAKET VANİLYA
ÜZERİ İÇİN 1 PAKET KREM ŞANTİ, 1 SU BARDAĞINDAN BİRAZ EKSİK SÜT 
                 FINDIK,CEVİZ VEYA ANTEP FISTIĞI
                                                        YAPILIŞI
ETİMEKLERİMİZİ BİR BORCAMA SIRALIYORUZ.BORCAMINIZIN BÜYÜKLÜĞÜNE GÖRE ETİMEK SAYISI ARTIP AZALABİLİR.
BİR TENCEREDE 1 BARDAK ŞEKERİMİZİ ERİYİP RENGİNİ DEĞİŞTİRENE KADAR KARIŞTIRARAK KARAMELİZE EDİYORUZ. ÜZERİNE 2 BARDAK KAYNAMIŞ SUYUMUZU DÖKÜP 5 DAKİKA KAYNATIYORUZ.ŞERBETİMİZİ ETİMEKLERİMİZİN ÜZERİNE KEPÇE YARDIMIYLA BOŞALTIYORUZ.
DAHA SONRA MUHALLEBİMİZİ HAZIRLAMAYA BAŞLIYORUZ. SÜT,ŞEKER UN VE VANİLYAYI BİR TENCEREYE KOYUP MUHALLEBİ KIVAMINA GELİNCEYE KADAR PİŞİRİYORUZ. MUHALLEBİMİZİ İYİCE ISLANAN ETİMEKLERİMİZİN ÜZERİNE BOŞALTIYORUZ.
KREM ŞANTİNİN İÇİNE SÜTÜMÜZÜ EKLEYEREK  MİKSERLE ÇIRPIYORUZ. KREM ŞANTİMİZİ MUHALLEBİMİZ İYİCE SOĞUDUKTAN SONRA MUHALLEBİMİZİN ÜZERİNE EŞİT BİR ŞEKİLDE DAĞITIYORUZ. ÜZERİNİ FINDIK,CEVİZ YA DA ANTEP FISTIĞIYLA SÜSLEYİP BUZDOLABINA KOYUYORUZ.
DİLİMLEYEREK SOĞUK SERVİS EDİYORUZ. AFİYET OLSUN.                            

FIRIN SÜTLAÇ

Günaydın herkese...Mutlu bir gün geçirmeniz dileğiyle yazıma başlamak istiyorum.Bugün sizlerle fırın sütlaç tarifini paylaşacağım.Ben şuruplu tatlılardan ziyade sütlü tatlıları tercih ediyorum.Sütlaçı da çok severim.Hele içinde az birşey damla sakızı olursa kokulu kokulu bayılırım.Ben genelde küçük bir parça damla sakızı atarım sütlaçın içine ama tabi ki tercih meselesi bazı insanlar da hiç sevmezler.                                            MALZEMELER
1)2 KG SÜT
2)1 BARDAK PİRİNÇ
3)2 KAŞIK PİRİNÇ UNU
4)1,5 SU BARDAĞI ŞEKER
5)1 FİSKE DAMLA SAKIZI
6)1,5 BARDAK SU
                                                            YAPILIŞI
ÖNCELİKLE PİRİNCİMİZİ 1,5 BARDAK SU İLE BİRLİKTE PİRİNÇLERİMİZ YUMUŞAYANA KADAR BİR TENCEREDE PİŞİRİYORUZ.
İÇİNE PİRİNÇ UNUMUZU KOYDUĞUMUZ SÜTÜMÜZÜ BAŞKA BİR TENCEREDE KARIŞTIRARAK KAYNATIYORUZ.PİŞİRDİĞİMİZ PİRİNÇLERİ DE İÇİNE EKLİYORUZ.
MALZEMELERİMİZ BİRAZ KOYULAŞMAYA BAŞLAYINCA ŞEKERİMİZİ DE EKLEYEREK TAMAMEN KOYULAŞINCAYA KADAR DİBİNE TUTMAMASI İÇİN ARA ARA KARIŞTIRARAK PİŞİRİYORUZ.
KOYULAŞAN SÜTLAÇIMIZIN İÇİNE BİR FİSKE DAMLA SAKIZIMIZI DA ATARAK KARIŞTIRIYORUZ.FIRINA DAYANIKLI KASE YA DA TOPRAK KAPLARA PAYLAŞTIRIYORUZ.
FIRIN TEPSİMİZİN İÇİNE BİR MİKTAR SU KOYARAK KAPLARIMIZI TEPSİYE YERLEŞTİRİYORUZ.
FIRINIMIZIN ÜST IZGARASINI ÇALIŞTIRARAK SÜTLAÇLARIMIZIN ÜZERİ KIZARANA KADAR PİŞİRİYORUZ. SOĞUYUNCA BUZDOLABINA KOYUP SOĞUK SERVİS EDİYORUZ.
                                                AFİYET OLSUN.

2 Mart 2013 Cumartesi

DOKTOR PASTASI

Kaç gündür bilgisayarımın başına geçip blogumla ilgilenemiyordum.Bir sürü tarif birikti aslında ama bugün sizlerle sadece şeker hamurlu pastamı paylaşabileceğim.Bu pastayı görümcem başka bir hastaneye transfer olan doktorlarının veda gecesi için istedi.Normalde şeker hamurlu pasta pandispanyasının en az bir gün önceden hazırlanması gerekiyor. Yoksa pandispanyayı katlarına ayırırken zorlanıyorsunuz.Ama veda gecesi aynı gün planlanınca görümcem saat 2 civarında beni aradı, arkadaşlar doktor bey için pasta istiyorlar yetiştirebilir misin diye sordu.Aynı gün içinde olunca biraz endişelendim aslında,güzel olur mu diye.Saat 3 gibi pandispanya yapımına başladım.Pandispanyam pişerken kremamı kaynattım bir taraftan kuverturumu kremanın içinde erittim.Sürülebilir sert bir kıvama çabucak gelebilmesi için dondurucuya attım ganajı.Pandispanyayı çıkarttım,soğumasını bekledim,katlandırdım,aralarına kremasını sürdüm, kremanın kenarlara taşmasını engellemek için biraz buzdolabında kremanın sertleşmesini bekledim,yarım saat kadar sonra buzdolabından çıkar,üstünün ve yanlarının ganajını kapla derken baktım zaman daralıyor ,şeker hamurunu kaplayabilmem için ganajın da sertleşmesi lazım dondurucumdaki herşeyi boşaltıp pastayı dondurucuya attım.Pastam dondurucuda sırasını beklerken figürlerimi hazırladım,üstünü kaplayacağım şeker hamurunu hazırladım.Koş bakalım dondurucuya, ganaj tam kıvamına gelmiş.Hemen şeker hamurumu kapladım,figürlerimi yerleştirdim derken saat 8 oldu.Pastayı 8.30'a yetiştirmem gerekiyordu neyse ki son anda yetiştirdim de acaba aynı gün içinde yapılmış pastanın sonucu nasıl olacaktı.İçim içime sığmıyor,Saat 10'a kadar bekledim, hemen görümcemi aradım.Pastayı anca kesmişler,herkes çok beğendi deyince yüreğime su serpildi.Neyse  demek ki aynı gün içinde de olabiliyormuş ama ben yine de riske atmamayı tercih ederim.

21 Şubat 2013 Perşembe

SAĞLIK İÇİN

Sağlığımız Tehdit Altında!
Mine Şenocaklı'nın TEMA Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Kenan Demirkol ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar ile yaptığı röportajdan bazı bölümler aşağıya alınmıştır.

% 60'ı meyve sebzeyi tahta fırçasıyla bile fırçalasanız gitmiyor, kalıyor! Unutmayın, çocukluk çağı kan kanserinin en önemli nedenlerinden biri sebze meyvedeki tarım ilacı kalıntısı!

Soru: ...Demiri başka hangi gıdalardan alabiliriz?

Yumurta çok önemli bir protein kaynağı. Zaten en değerli protein yumurta proteini olarak geçer. Aynı zamanda yumurta, Omega 3 ve demir açısından da iyi bir kaynaktır. Yalnız yumurtadaki demirin emilimini, yine yumurtadaki bir başka madde engelliyor. Ama siz yumurtayı menemen tarzında, yani domatesin ekşiliğiyle veya ekşi başka bir şeyle yediğiniz zaman o demir emilebilir hale geliyor. Mesela yumurtanın yanında zeytinyağlı, limonlu 3-5 zeytin de yerseniz yumurtadaki demir emilir hale geliyor. Yumurta kolesterol açısından sakıncalıdır lafı da yalan. O yüzden rahat rahat her yaştaki insan yiyebilir. Ve gerçekten her öğrenci evden çıkmadan mutlaka günde bir veya iki yumurta yemelidir. Hem tok tutuyor, hem de demir, Omega 3 ve hayvansal protein açısından çok zengin.

Soru: Yeri gelmişken Omega 3 neden gerekli hocam?

Cevap: Bir kere tüm hücrelerimizin zarı Omega 3'le kaplıdır. Eğer yeterince Omega 3 almazsak araşidonik asit onun yerini alır. Araşidonik asit, tüm stres hormonlarının hammaddesidir. Dolayısıyla tüm hücrelerimiz hemen parlayabilen, ters ve aşırı reaksiyon gösterebilen hücrelere dönüşür. Bu yüzden kalp krizine bağlı ani ölümler ortaya çıkabilir. Çünkü damarda herhangi bir yaralanma olursa, onu tek veya iki trombosit tamir edeceğine, yüzlercesi aktifleşerek, tamir edeceğim diye damarı tıkayıp enfaktüse yol açabilir. Sonra, Omega 3 kansere karşı koruyucudur, kanı sulandırıcıdır, ruhsal açıdan da çok önemlidir. Amerika'da bazı kliniklerde ruhsal hastalıklar sadece Omega 3 verilerek tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Omega 3 aynı zamanda demir gibi zihinsel performans açısından da çok önemlidir.

Soru: Omega 3 yumurtada var, balıkta var... Bugünlerde keşke ucuz olsa da herkes bol bol kalkan yese...

Cevap: Yok, kalkan yılda bir kezden fazla yenmemeli. Çünkü kalkan, mezgit gibi balıklar dip balıkları olduğundan, içlerinde ağır metal bulundurma riskleri daha yüksek. Hamsi, istavrit, çinekop gibi yüzey balıklarını yerseniz daha iyi... Bu arada Omega 3 başta balıkta var. Ama biz hep şunu unutuyoruz; hiç balık görmeyen toplumlar bugüne kadar nasıl varlıklarını sürdürdü? Omega 3 aslında inekte de, koyunda da var. Ama eğer merada otluyorlarsa var. Ahırlarda, yemle beslenen hayvanlarda yok. Çünkü Omega 3'ün esas kaynağı yeşillik. Balıkta da zaten, yosun yediği için veya yosun yiyen küçük balıkları yediği için Omega 3 var. Eğer inek, koyun, keçi merada otluyorsa, tamamen yeşillikle besleniyorsa, sütünde de, etinde de Omega 3 var. Ama maalesef Karadeniz'de bile hayvan ahıra girdi. Çünkü tüccarlar artık ahırın kapısına teslim ediyor yemleri. O nedenle mera hayvancılığı ancak çok fakir yörelerde kaldı, çok azaldı.

Soru: Ama biliyorsunuz, bunları söylediğinizde, "Dünyada 1 milyar aç insan var, onlar nasıl hayvansal protein alacak" deniyor.

Cevap: Bir kere ineğin de, tavuğun da sadece protein kaynağı olarak görülmesi çok vahşice bir yaklaşım. Diğer taraftan Dünya'da açlığı önleyecek modelin küçük çiftçilik olduğunu 2006 yılında Asya Kalkınma Bankası söylemek zorunda kalmıştı. 2009 yılında da Dünya Bankası aynı sonuca vardı. Dünyadaki 1 milyar aç insanı doyurmanın tek yolu küçük çiftçiliği canlandırmak. Çünkü niye aç bu insanlar? Bir kere o 1 milyar insanın 700 milyonu çiftçi. Artık üretimlerini satamadıkları için, paraları olmadığı için açlar. Dünya'da gıda arzında bir eksiklik yok. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün açıklamalarına göre, Dünya'da 10 milyar insanı besleyecek kadar gıda var. 7 milyarı değil, 10 milyarı! Sadece İngiltere'de bir yılda son kullanma süresi geçtiği için, ambalajı açılmadan çöpe atılan gıda miktarı 18 milyon ton. Avrupa Parlamentosu'nda, gıda israfıyla ilgili olarak geçen yıl gayri resmi olarak yapılan toplantıda, "Eğer bütün dünya AB kadar açgözlü olsaydı, dünyayı beslemek için 3,5 dünya gerekirdi" sonucuna varılmıştır. Bir yılda sadece İngiltere, Danimarka ve Almanya'nın israf ettiği gıdalarla tüm Afrika kıtası doyabilir! Bir de bunun sağlık ayağı var tabii... Merada otlayarak beslenen hayvanın etini yiyemediğimiz için, yine aynı şekilde gezen tavukla ya da doğal beslenmediğimiz için hastalanıyoruz.

Soru: Ben organik meyve sebze almaya çalışıyorum. Ama henüz bu pazarlar yaygın değil, doğal olarak biraz da fiyat farkı var tabii... Çok çocuklu bir aile için organik beslenmek zor olabilir. Ama talep olursa, pazarlar da çoğalır, fiyatlar da düşer...

Cevap: Organik yemekle çok doğru yapıyorsunuz. Bakın, çocukluk çağı kan kanserinin en önemli nedenlerinden biri tarım ilacı. Yani yapay ot öldürücü ilaçlar, böcek öldürücü ilaçlar, fare öldürücü ilaçlar... Bunların tümü hormonal ya da endokrin bozucular sınıfına giriyor. Ve siz endüstriyel tarım yaptığınızda bunlara ihtiyaç duyuyorsunuz. Çünkü monokültür tarımda, yani siz kilometrelerce sadece buğday, sadece mısır ektiğinizde toprağı o kadar zorluyorsunuz ki yabancı ot da daha fazla türüyor, böcek de... Dolayısıyla daha fazla tarım ilacı kullanıyorsunuz. Halbuki küçük çiftçilikte bu problemler çok daha az oluyor. Hatta elle bile toplanabilecek miktarda az oluyor. Yüzyıllardır bizim çiftçilerimiz bu zararlılara karşı tamamen doğal ilaçlar geliştirmiştir. Ama bunu sanayi ölçekli tarım alanlarında uygulama şansınız yok. O halde biz kanser olma pahasına bir tarım sürdürüyoruz. Dünya tarım ilacı piyasası, yıllık 40 milyar dolarlık bir piyasa. İşte o 40 milyar doları birileri kazansın diye tarım ilacı kullanılıyor.
"YIKAMAKLA TARIM İLACININ SADECE %40'I GEÇİYOR!"

Soru: İyi de bu sağlık, ucunda hastalık var?

Cevap: Bakın bir TV programında kanserle uğraşan bir tıp profesörü, “Ne olmuş yani, tarım ilacını yıkarsın geçer!" dedi. Yıkamakla tarım ilacının %40'ı geçiyor sadece. %60'ı tahta fırçasıyla bile fırçalasanız gitmiyor, kalıyor. Bütün sebze meyveler için aynı şey geçerli. Çünkü sistemik kullanılıyor tarım ilaçları, sebze meyve kökten ilacı alıyor artık.

Soru: Bir arkadaşım, "Pişirince geçiyor ama değil mi tarım ilacı?" diye sormuştu...

Cevap: Olur mu öyle şey! Ne pişirerek ne kaynatarak hiçbir şekilde gitmez. O yüzden mutlaka organik pazarlardan ya da küçük köy pazarlarından alışveriş yapmalıyız.

AYÇİÇEK YAĞINDAKİ TEHLİKE!

"Ayçiçek yağı hem ısıtıldığı zaman gelişen transyağ asidi açısından hem de Omega 3'ün emilimini engellediği için kanser yapabiliyor. Özellikle bağırsak ve meme kanserinde ayçiçek yağının etken olduğu düşünülüyor. Akdeniz havzasında en çok ayçiçeği yağı kullanan ülke İsrail, en çok kanser görülen ülke de İsrail! En çok ayçiçek yağı kullanan ikinci ülke ise Türkiye, tabii en çok kanser görülen ikinci ülke de!"

SEBZE- MEYVELERDEKİ ZEHİRE KARŞI: DOĞAL YOĞURT
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Yavuz Dizdar, sağlıklı beslenme konusunda yıllardır araştırmalar yapıyor ve uluslararası literatürü yakından takip ediyor. Dizdar:
"Tarım ilaçları tüm dünyada bir sorun. Ama Türkiye'deki durum çok daha farklı. AB'nin zehirli diye geri çevirdiği sebze ve meyveler yine bizim iç pazara sunuluyor. Bunlar zehirli, ama iç piyasa için üretilen sebze ve meyvelerin içindeki kalıntılar konusunda hiçbir bilgi yok, çünkü bizde denetim yok! Tek çareniz var, organik pazarlardan alışveriş etmek" diyor.
"Peki organik meyve sebze ne kadar organik?" diye bir soru gelebilir aklınıza. Hemen onun da yanıtını veriyor Dizdar:
"İlaçlı tarım ürünlerine göre aralarında açık fark var. Eğer ki bir portakaldan üç kişi zehirlenebiliyorsa bu ülkede, marketler asla sağlıklı ürün sattıklarını iddia etmemeli. Kendileri analiz yaptırmadıkça bu iddiayı ortaya atmamalı. Siz de aldığınız ürüne güvenmemelisiniz" diyor.
"Sütün canlı halinin çok önemli bir özelliği var. Vücuda giren yabancı maddeleri tutup, bağlama ve vücutta emilmesini engelleme özelliği... Çünkü gördük ki anne sütüne de tarım ilacı bulaşmış vaziyette, ama bebeklerde bir sıkıntı çıkmıyor. Demek ki sütün bu tutma özelliğine bağlı olarak çıkmıyor. İşte bunun için sütün özellikle homojenizasyon ve UHT işleminden geçirilmemesi gerekiyor. Aynı şey yoğurt için de geçerli. Çünkü sütün içindeki glutatyon dediğimiz aktif molekül, vücuda giren yabancı, kanser yapıcı maddeleri bağlıyor. Zehirlenmelerde yoğurt yedirtilmesinin mantığı da bu... Yoğurt panzehir ama bu özellik bir tek ekşiyebilir olan doğal yoğurtta var. Şu anki yoğurtlar homojenize... Kıvamı son derece iyi görünüyor, parlak, ambalajları sterilize ama bu özellikleri olmadığı için sizin tarım ilaçlarını vücudunuza almanızı engelleyemiyorlar."
Mine Şenocaklı, haber.gazetevatan, 02/05/2012

SAYIN YAVUZ DİZDAR'IN RÖPORTAJINDAN ALINTIDIR

Süt ve süt ürünlerindeki risk
Ambalaj içinde satın aldığımız süt hangi teknik işlemlerden geçiyor? 
Süt doğanın mantığı gereği aslında hiçbir işleme tabi tutulmamalıdır, ancak hayvanların sağlıklı olmadığı koşullarda pastörizasyon işlemi Pastör’den bu yana kullanılmakta. Pastörizasyonda sütün eriştiği sıcaklık hastalık oluşturabilecek etkenlerin ortadan kaldırılması için yeterlidir, Whey proteinleri gibi besleyici unsurlar kabul edilebilir bir miktarda kaybedilir. Ancak uygulama “ultra high temperature” (UHT) denen “çok yüksek sıcaklık” aşamasına geldiğinde durum değişir. Çünkü süt düz bir besin değil, aslında yeni doğan bebeğin dış dünyaya adaptasyonunu gerçekleştiren sıra dışı bir biyolojik sistemdir. Yapılan bütün araştırmalar anne sütü ile beslenen çocukların, bu adaptasyonun daha iyi olması nedeniyle formül mamalarla beslenenlere göre daha sağlıklı bir yaşam geçirdiklerini göstermektedir.
‘Homojenizasyon sonrasında süt başta karakteristik kokusu olmak üzere pek çok özelliğini yitirir.’

Süt düz bir besin değildir demek, onun aslında düz bir besinmiş gibi işleme alındığına vurgu yapmaktır. Burayı biraz açabilir miyiz?
Günümüz süt endüstrisinin en büyük hatası da sütü düz bir besin maddesi olarak kabullenmesi ve ona “yüksek teknolojik işlem” yapabileceğini zannetmesi. Bu uygulamanın başlangıç aşaması sütün homojenizasyonudur. Normal koşullarda kaymak oluşturan süt içerisindeki yağ kürecikleri, süt 85 derece sıcaklıkta, 140 bar basınç altında (1400 metresu basıncı) çok ince bir delikten püskürtülerek sütün içerisine karıştırılır. Endüstri bunun zararsız bir yağ küreciklerinin parçalanması işlemi olduğunu düşünmektedir, ancak homojenizasyon sonrasında süt başta karakteristik kokusu olmak üzere pek çok özelliğini yitirir. Bu işlem aslında homojenizasyonun ötesinde bir kataliz işlemidir, sütün bebek için koruyucu özelliklerini de ortadan kaldırır.
Ekşime özelliği de bahsettiğiniz dahilinde sanırım.
Elbette. Piyasada “homojenize” olarak satılan yoğurtların da ekşime özelliği bu kataliz işlemi nedeniyle ortadan kalkmaktadır. Bu aynı zamanda yoğurdun vücut için “koruyucu antioksidan özelliğini” de ortadan kaldırmaktadır. Oysa antioksidan özellik yaşlanmanın geciktirilmesi açısından Nobel ödüllü Rus Kimyacı Elie Metcnikof tarafından ortaya atılmıştır, çünkü etkinliğini kaybetmemiş yoğurt, vücuda öyle ya da böyle alınan toksik maddelerin etkisizleştirilmesi için gereklidir. Dahası gerçek yoğurt bağırsak florasının sürdürülmesi için de çok önemlidir. Burada vurgulamam gereken bir diğer üzücü nokta, homojenize sütten yapılan yoğurdun kaymak oluşturamamasına karşılık, piyasadaki endüstriyel homojenize yoğurtların çoğunun kaymaklı olmasıdır.
UHT Sistemi
Evet, kaymaklı yoğurtları raflarda görmek mümkün.
Bu kaymaklar yoğurdun üzerine sonradan eklenen “çakma” kaymaklardır (endüstri de karşılıklı görüşmelerimizde durumu kabul etti.) Bunu yapabilmek için genellikle margarin
kullanıldığı kabul edilmektedir.
Süte uygulanan diğer aşama nedir?
 Sütün endüstriyel işlenmesindeki diğer aşama olan UHT işleminde ise sıcaklık 140 derece civarına çıkarılır, süt su bazlı bir sistem olduğundan bu sıcaklığa çıkması kaynama nedeniyle mümkün olmayacağından basınç uygulanması gerekir. Bu basınç 5 bar düzeyinde, yani gıda mühendisi arkadaşlarımızın ifadesiyle şebeke suyu basıncı seviyesindedir. İşte bu işlem sadece süt içerisindeki uyku halindeki mikroorganizmaları ortadan kaldırmakta kalmamakta, sütün yapısında da ciddi değişikliğe neden olmaktadır, zira UHT sütler doğal bozulma yolu olan ekşime özelliğini kaybederler, proteinlerin nasıl bir forma katlandığı da bilinmemektedir. Ne akademi, ne de endüstri bugüne kadar sütün fizyolojik etkilerini hemen hemen hiç incelememiştir. Örneğin sütün ana proteini olan kazeinden oluşan beta-casomorphin-7 sindirim sistemi örtüsünün (mukus tabakası) oluşturulmasını uyarır. Aynı şey sütün fermente biçimi olan yoğurtta da vardır. Kazein midede tamamen özgül bir şekilde kesilip, biçilir, vücuda bir bütün olarak emilir. Tekrar söyleyeyim, sütün ve yoğurdun fizyolojik etkileri henüz yeni araştırılıyor, kan şekeri seviyelerini bile düzenlediğine dair veriler henüz iki yıllık. İşte ekşimeyen homojenize yoğurtlar ve UHT sütlerde bu özellikler biter, çocuklarını uzun ömürlü UHT sütle ve ekşimeyen homojenize yoğurtla beslemeye çalışanlar, onları sütün ve yoğurdun fizyolojik etkilerinden tamamen mahrum bıraktıklarını bilmeliler. Bu işlem sütün yapısını zaten bozmak için zaten yeterlidir, ama sütün ömrünü uzatmak için içine paraben denilen koruyucular konulduğu, UHT işleminin enerji sarfiyatının azaltılması için bazı kimyasal katalizörler kullanıldığı da gıda mühendisi arkadaşlarımız tarafından anlatılıyor.
Bu “mikrop histerisi” endüstrinin küçük üreticiyi boyunduruğu altına almasının bir yöntemi.

Ambalajlı sütte bizi bu tehlikeler bekliyor ise, başka bir tehlike de ambalajsız ürünlerde bizi bekliyor olamaz mı? Örneğin günlük ve açıkta satılan süt daha mı az risk taşır?
Açık sütün kaynağını iyi sorgulamak durumundayız. Bugün artık teknoloji gelişti, herkesin fotoğraf makineli cep telefonu var. Tüketici açık süt satıcısından en azından hayvanlarıyla çekilmiş bir fotoğrafını isteyebilir, hatta mandırasını pikniğe açan üreticiler de oldu. Ambalajlı ürünün anlattığım sakıncalarının yanında “enfeksiyon riski” inanın marjinal kalır. Bunun yöntemi sütün kaynatılmasıdır. Brusella ve diğer olası bakteriler kaynatmayla zaten ölür, Anadolu’daki aslı sorun kaynatılmamış sütten hazırlanan “taze” peynir. Peynir olgunlaştığında bu risk de ortadan kalkar. Sokakta satılan sütlerin mikroorganizma olasılığı hep vardır, asgari hijyene dikkat edilip kaynatılarak ortadan kalkar. Biz de bu sütle büyüdük, salgın hastalık mı vardı? Bu “mikrop histerisi” endüstrinin küçük üreticiyi boyunduruğu altına almasının bir yöntemi. Aynı yöntemi bol bol satmaya çalıştıkları temizlik malzemelerinde de uyguluyorlar

KURU FASULYE

Kış aylarında en büyük derdim bugün ne pişirsem.Yazın pişirecek o kadar çok sebze var ki insan hiç zorlanmıyor.Kışın da var ama maalesef çocukların bir çoğu kış sebzelerini pek sevmiyor.Hal böyle olunca kısırdöngü başlıyor.Ben de bir kaç gün önce yarın ne pişirsem derdine düştüm yine.En sonunda kuru fasulye yapmaya karar verdim.Yanında pilav güzel gider ama biz çok pilav sevmeyen bir aile olunca, en iyisi bir de kuru biber kızartayım dedim.Aslında kuru fasulye acılı güzel olur. Çocuk faktörü olunca en iyisi tabağınıza pul biber dökmek,acıyı sevenler için tabii ki.
                                  MALZEMELER

1)KURU FASULYE

2)BİR BÜYÜK BAŞ SOĞAN

3)BİBER YA DA DOMATES SALÇASI

4)KIRMIZI TOZ BİBER

5)1-2 ADET YEŞİL BİBER

6)ZEYTİNYAĞI VE TUZ
                                                  YAPILIŞI

●KURU FASULYEMİZİ AKŞAMDAN ISLIYORUZ.ERTESİ GÜN İSTER DÜDÜKLÜDE İSTER TENCEREDE FASULYELERİMİZ YUMUŞAYANA KADAR HAŞLIYORUZ.

●ZEYTİNYAĞIMIZI TENCEREYE KOYUYORUZ. ÜZERİNE DOĞRANMIŞ SOĞANIMIZI EKLEYEREK ŞÖYLE BİR ÇEVİRİYORUZ.

●SALÇAMIZI,KIRMIZI TOZ BİBERİMİZİ,YEŞİL BİBERİMİZİ DE EKLEYEREK BİR KEZ DAHA KARIŞTIRIYORUZ..ÜZERİNE HAŞLANMIŞ OLAN KURU FASULYELERİMİZİ DE KOYUP  BİR GÜZEL HARMANLIYORUZ. ÜZERİNİ BİRAZ ÖRTECEK KADAR SUYUMUZU DA İLAVE EDİP PİŞMEYE BIRAKIYORUZ.SOĞANLARIMIZ YUMUŞAYINCAYA KADAR PİŞİRİP OCAĞIMIZIN ALTINI KAPATIYORUZ.

YANINA BİR DE TIKIR TIKIR KIZARMIŞ KURU BİBER YA DA TURŞU.AFİYET OLSUN.